Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öne Çıkan Yayın

Re – Animator (1985)

Bilim kurgu, korku ve komedi severlerin muhakkak izlemesi gereken filmlerin içerisinde Re-Animator serisi geliyor. H.P Lovecraft’ ın para kazanmak adına arkadaşının dergisi için yazdığı kısa hikâye sinemaya uyarlanarak kült filmler arasındaki yerini de alıyor. Lovecraft’ ı ve yazdıklarını en iyi anlayan yönetmen olan Stuart Gordon hikayeye sadık kalarak Re-Animator filmini sinemaya kazandırıyor. İlk baktığınızda Frankenstein’ ı andırsa da aşk, korku, komedi ve vahşetin bir arada yoğrulmasıyla izleyicide hem muazzam hem gerici bir his bırakıyor. Lovecraft’ ın hikayesini Frankestein ile dalga geçmek için yazdığı düşünülürse filmin ilk bakışta bu izlenimi yaratması pek de şaşırtıcı değil aslında. Filmimizin ana karakterleri Herbert West (Jeffery Combs) ve Dan Cain (Bruce Abbott). Herbert West adını bilim dünyasına yazdırmak isteyen genç bir tıp öğrencisi; Dan Cain ise West’ in hem ev arkadaşı hem de geleceği parlak bir tıp öğrencisi. West kendisini serinin üç filminde de öle...

Hakan Günday' dan Bir Başyapıt AZ

Hakan Günday’ ın en çok okunan ve tanınan kitabı Kinyas ve Kayra olsa da bence yazarın başyapıtı 2011 yılında piyasaya çıkarttığı AZ kitabıdır. Kitabı anlatmaya başlamadan önce AZ kitabını neden okumanız gerektiğini ve okuduğunuzda da neden elinizden bırakamayacağınızı aşağıdaki alıntıda anlayacaksınız. Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az… Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Bazı kitaplar vardır  ve onları muhakkak okumanız ...

Sarayın Gözdesi – The Favourite Filmi

2009 yılı yapımı Dogtooth ve 2015 yılı yapımı The Lobster filmleriyle tanıştığım ve kendisine hayran kaldığım yönetmen Yorgos Lanthimos çizgisinin dışına çıkarak iyi bir dönem filmi olan Sarayın Gözdesi (The Favourite) filmiyle ne kadar iyi bir yönetmen olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Yönetmen, 18. yüzyıl döneminin İngiltere’ sinde Kraliçe Anne, Abigail ve Sarah çerçevesinde gelişen aşk, şehvet ve politika oyunlarını kendine tarz komedi anlayışıyla beraber izleyiciyle buluşturuyor. Kurnaz ve yükselme hevesi olan bir kadın olan Abigail, Kraliçe Anne’ i gerçekten seven kuzeni Sarah’ ı güçsüz bırakarak Kraliçe Anne’ in gözdesi olmak uğruna tüm marifetleri sergilemekten kaçınmaz. Sonunda da istediğini elde eder ancak gerçekten istediği kişi olabilmiş midir... Filmin başlarında kraliçe üzerinde mutlak hakimiyet kuran Sarah, sonrasında ise Sarah’tan öğrendikleriyle kendini geliştiren Abigail Kraliçe Anne’ in yeni gözdesi olmuştur. Kraliçe Anne ise...

Sybil : Bir Varoluş ve Yok Oluş Hikayesi

Psikoloji tarihinin en önemli olayları arasında yer alan Shirlery Ardell’ ın hayat hikayesini anlatan Sybil ; her satırda tüylerinizi diken diken ederken çevrenizdeki kişi ve olaylara da farklı bir şekilde bakmanızı sağlıyor. 1973 senesinde okuyucuyla buluşan kitap hem yayınlandığı yıl itibariyle hem de günümüzde yaşanılanların gerçekliğini yüzümüze tokat gibi çarpıyor. En basit tanımıyla çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konan bir hastanın hayatını anlatan kitap; Sybil ’ in 16 farklı karaktere bürünmesi ve karakterlerinin hem kadın hem de erkek olmasıyla daha da karmaşık bir hale geliyor. Çünkü dönemin şartlarına bakıldığında çoklu kişilik bozukluğu teşhisi o zamana kadar sadece iki farklı kişilik ve tek cinsiyet üzerinden ilerlerken Sybil gerçeğiyle birlikte tıp dünyası 16 farklı karakter ve farklı cinsiyetlere sahip bir hasta gerçeğiyle de ilk defa yüz yüze geliyor. Sybil ’ in hayatı boyunca sürekli kurmak zorunda kaldığı cümle ise çoklu kişilik bozukluğu yaşayan her hasta...

Re – Animator (1985)

Bilim kurgu, korku ve komedi severlerin muhakkak izlemesi gereken filmlerin içerisinde Re-Animator serisi geliyor. H.P Lovecraft’ ın para kazanmak adına arkadaşının dergisi için yazdığı kısa hikâye sinemaya uyarlanarak kült filmler arasındaki yerini de alıyor. Lovecraft’ ı ve yazdıklarını en iyi anlayan yönetmen olan Stuart Gordon hikayeye sadık kalarak Re-Animator filmini sinemaya kazandırıyor. İlk baktığınızda Frankenstein’ ı andırsa da aşk, korku, komedi ve vahşetin bir arada yoğrulmasıyla izleyicide hem muazzam hem gerici bir his bırakıyor. Lovecraft’ ın hikayesini Frankestein ile dalga geçmek için yazdığı düşünülürse filmin ilk bakışta bu izlenimi yaratması pek de şaşırtıcı değil aslında. Filmimizin ana karakterleri Herbert West (Jeffery Combs) ve Dan Cain (Bruce Abbott). Herbert West adını bilim dünyasına yazdırmak isteyen genç bir tıp öğrencisi; Dan Cain ise West’ in hem ev arkadaşı hem de geleceği parlak bir tıp öğrencisi. West kendisini serinin üç filminde de öle...

Çavdar Tarlasında Çocuklar - The Catcher in the Rye

J.D Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar eseri modern çağın en iyileri arasına yer alıyor. Eserin en iyiler arasında gösterilmesinin nedenleri arasında Salinger’ın kahramanını kendimizden biri olarak görmemiz ve her ne kadar yürek acıtan sahneler olsa da kitap da mizah duygusunun her yerde hissedilmesi olabilir.  Kahramanımız Holden Caulfield zengin bir ailenin iyi ve ünlü bir okulda okuyan oğlu. Tek ders dışında diğer tüm derslerde kötü olduğu için okuldan atılan; aynı durum defalarca yaşandığı için ebeveynleriyle bir araya gelmek istemeyen 16 yaşında bir delikanlı. Cauldfield gözünden dünyayı görüyor; onunla birlikte hissedip aynı isyan duygusunu bizde yaşıyoruz. Tek cümleyle kitap bizi bize anlatıyor.  Masum bir çocuğun oluşturulan düzene karşı isyanını beraber yaşıyoruz. Bu öyle bir düzen ki mutlu olabilmek için Holden’ın Tarih öğretmenin öğüdüne ve Holden’ın hissettiklerine dikkat etmemiz gerekiyor. 'Hayat tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara g...

YEŞİL REHBER (GREEN BOOK): BİR İNSANLIK HİKÂYESİ

  2019 Oscar’larında en iyi film ödülüne layık görülen belli bir zümre tarafından akademinin ayıbı olarak yorumlansa da film izlemeyi çok seven biri olarak The Green Book’un en iyi film ödülünü almasından son derece mutluyum. İtiraf ediyorum filmi de bu sayede izleme şansı buldum.  Filme adını veren ‘Yeşil Rehber’  ırkçılığın son derece yoğun hissedildiği 1960’larda Amerika’daki siyahi gezginler için hızla, tacize uğramadan/ dövülmeden /öldürülmeden yemek yiyebilecekleri aynı zamanda konaklayabilecekleri yerleri belirten bir rehber. Aslında bu rehbere yaşam rehberi de diyebiliriz çünkü bu noktalarında dışında yer almayı seçen siyahiler için yaşama özgürlüklerinin olmadığını da söyleyebiliriz. Bu konu birkaç sahneyle anlatılsa da yaşanılanları hissetmemiz açısından oldukça değerli sahneler. Hikayemiz;  İtalyan-Amerikalı, ırkçı, şoför ve fedai olan Tony Vallelonga ’nın işsiz kalması sonucu siyahi piyanist Dr. Don Shirley’in şoförlüğünden dost olmalarına uza...